5 Mayıs 2017 Cuma

Kitap Yorumu:Tatlı Tehlike -Wendy Hıggns


Orijinal Adı:Sweet Peril
Yazarı:Wendy Hıggns
Sayfa:433
Çeviren:Bige Turan
Yayınevi:Go!Kitap
Tatlı şeytan da Kaidan'ın Anna ile yollarını ayırmak istemesiyle aralarına mesafe giren Kaidan ve Anna tekrar bir araya geliyor.
Kitabın ortalarına doğru işler daha da zorlaşıyor.Çünkü dükler bir şeylerden işkilleniyor ve sıkı yönetime geçiliyor.Artık her adımlarında bile fısıldayan kötü ruhlar vardır.Onların tek bulunmadıkları yer gökyüzüdür.Birbirleri ile daha da yakınlaşan nefiller kendilerine yeni müttefik aramaya çıkmalıydılar çünkü eğer kehanet gerçekleştiğinde yanlarında ne kadar çok kişi olursa dükleri yenmek daha kolay olacaktır.Kehanet bir gün Anna ile Patti evlerindeyken Rahibe Ruth'un ruhu  gelir ve Anna'ya kehanetten bahseder.Kalbi duru bir nefilin yeryüzünü iblislerden temizleyeceğine dair kehanetten bahseder.Kopano ve Anna Suudi Arabisatan'a Zani'nın yanına giderler.Hem Belial hem de Anna'nın topladığı müteffikler sayesinde savaşa hazırdılar.Tabi ki bu süreç içerisinde Anna'nın Kopano ve Kaidan ile arasında çok büyük şeyler geçti.Anna Marna ve Ginger ile çok yakın arkadaş oldu.1.kitaba göre Anna daha çok açıldı yani hem fizikken hem de ruhen değişti.Tatlı şeytan da dediğim gibi hepsinde aksiyon var ama çoğunlukla tatlı hesaplaşma ve bu kitapta aksiyon var çünkü artık taşlar yerine oturuyor.Tabi ki de sadece aksiyon var en son kitap yani Tatlı cazibede ve tatlı hesaplaşma da Anna'nın aşk hayatına ve sadece Anna'nın değil diğer nefillerin de aşk hayatını göreceğiz.Umarım bir nebezde olsa yardımcı olmuştur.Bu kitapta da bir önceki kitaptan farklı iki göze çarpan şey vardı.Birincisi auralar kısmının eklenmesi çünkü bu kitapta bir sürü partiye katılıyorlar ve sürekli auralardan bahsediliyor.İkincisi ise düklerin zirve toplantıları çokça olmaya başladı bu da demek oluyor ki kademe kademe zirve toplantıları artıyor.
İyi okumalar😊









~AURALAR~

    RENK                          ANLAM  
Pembe                                Aşk
Kırmızı                              Şehvet
Sarı                                   Mutluluk
Turuncu                           Heyecan
Uçuk Yeşil                        Minnet
Koyu Yeşil                        Kıskançlık/İmrenme
Lavanta Rengi                 Huzur
Koyu Mor                        Gurur
Uçuk Mavi                      Umut/Rahatlama
 Koyu Mavi                      Hüzün/Keder
Gri/Kahverengi                 Negatiflik











































4 Mayıs 2017 Perşembe

Kitap Yorumu:Tatlı Şeytan-Wendy Hıggns



Orijinal Adı:Sweet Evil
Yazarı:Wendy Hıggıns
Sayfa:533
Çeviren:Demet Orhan
Yayınevi:Go!Kitap



Kitabın sayfa sayıları çok olmasına rağmen çok akıcı bir kitaptı,serinin bütün kitaplarında aksiyon bitmiyordu.16 yaşında bir genç kızımız var Anna Whitt.Anna yaşıtlarından çok farklıdır ama bunun için ne yapacağını bilmez ya da bunun ne olduğunu bilmez.Ta ki Kaidan Rowe ile tanışana kadar.Kaidan ve Anna hariç 6 tane daha nefil vardır.Nefil ne diye soran olursa Nefil dükün(iblis) çocuğudur.Her nefil babasının günahını yapmak için görevlendirilmiştir.Anna'nın babası Dük Belial'ın görevi ise madde bağımlılığıdır .Bu yüzden Anna'nın bu tür maddelere karşı zaafları vardır.İşte Kaidan ile tanışan Anna bir gün Kaidan'ın evine bu olay hakkında bilgi almak için gider ve o gün Anna Kaidan'ın babası  Pharzuph ile tanışır.Tabi tüm dükler ve nefiller karşısındakinin nefil ya da dük olup olmadıklarını anladıkları için Anna'nın başı derde girer çünkü Pharzuph onun peşini bırakmaz.(nefiller ve dükler daha bir çok özelliğe sahiptir.)Anna ve Kaidan bir zaman sonra uzun bir yolculuğa çıkacaktır.Bu yolculuk California Federal Islahevineydi çünkü Belilal oradaydı.Anna gerçekleri öğrenmek için Kaidan ile bu yolculuğa çıktı.Bundan sonrası yani Belilal'ın Anna'ya anlattıkları ve sonrasında Kai ile Anna arasında geçenler ya da Anna'nın diğer nefiller ile tanışmasına giremiyorum maalesef.Kitabı 2 günde okumuştum diye hatırlıyorum tabi ki öbür serilerini de bu kadar kısa bir süre de okumuştum.Kitabın hoşuma giden bir çok yanı vardı ama en beğendiğim kısmı en arkada yazılan hangi Düklerin hangi görevi yaptığı ya da hangisi kimin çocuğu olan bölümün yazılmasıydı.










  ~ DÜK İSİMLERİ, GÖREV TANIMLARI VE ÇOCUKLARI~ 


ALOCER:Öfke.Sevgiyi küçümseme,yıkım getirme,çabuk sinirlenme,bağışlamama:KOPANO
ASTAROTH:Zina.Evlenirken verilen sözleri bozmak,eşini aldatmak:GİNGER ve MARNA
BELİLAL:Madde bağımlılığı.Başta uyuşturucu ve alkol olmak üzere fiziksel bağımlılıklar:ANNA
JEZEBET:Yalan:Sahtekarlık ve yalancılık.
KOBAL:Oburluk.Kişinin bedeninin istediğinden veya ihtiyaç duyduğunda fazla tüketme ayrıca tembellik,fiziksel veya ruhani görevlerden kaçınma,miskinlik,ilgisizlik:GERLİNDA
MAMMON: Açgözlülük.Dünyevi kazançlara duyulan arzu,para,hırsı,bencilce ihtiraslar:FLYNN
MELCHOM:Kıskançlık:Başkalarınının özelliklerine,statülerine.yeteneklerine veya konumlarına sahip olma arzusu,kıskançlık,özenme:BLAKE
PHARZUPH:EHVET.Bedensel zevklere duyulan arzu:KİDAN
RAHAB:Kibir:Kendi yeteneklerine duyulan aşırı güven,yersiz gurur,diğer günahları doğuran bi günah
SHAX:Hırsızlık.Çalmak
SONNELİON:Nefret.Önyargıları teşvik etme,başkalarına karşı kötü niyet besleme,düşmanlık
THAMUZ:Cinayet.Başkasının canını almak.

































Kitap Yorumu:Eylül-Mehmet Rauf

,

Adı:Eylül
Yazarı:Mehmet Rauf
Sayfa Sayısı:351
Yayınevi:Anonim Yayıncılık


Okuduğum ilk edebi eserdi, dili biraz ağardı ama olsun.Güzel bir kitaptı ne kadar sonu güzel olmasa da.Neyse konuya geçelim bir  de hikayede 3 tane ana karakter var.Suat Süreyya'nın kocası ve çok mütevazı,çok iyi bir kadındır.Süreyya ise karısına çok değer veren,sevinçli bir yapıya sahiptir her ne kadar romanın başlarında o sevincin göstermese de,tek isteği oturdukları köşkten taşınıp,İstanbul'da Suat ile beraber bir yalıya taşınmak.Necip ise Süreyya'nın halasının oğludur  ve ara sıra İstanbul'dan  köşkü ziyarete gelmektedir.Öbür karakterlerden bahsetmek gerekirse Süreyya'nın kardeşi Hacer ve onun kocası Fatin Bey,Suat'ın dadısı,Beyefendi ve Hanımefendi.Hikayenin konusu yine Necip'in köşkü ziyareti sırasında Süreyya'nın Necip'e İstanbul'da bir yalıya taşınmak istemesi hayalini kurduğu vakit başlar.Suat kocasının bir türlü İstanbul'da ki yalı için 30Tl'yi birleştiremeyip onun bu köşkte daha fazla üzülmesine dayanamaz ve babasından dadısı aracılığıyla para ister.Beklenilen para geldiği an  olaylar çok hızlı gelişir.Kitapta konuşmalar fazla yoktu daha çok karakterlerin iç dünyası okunacak şekilde yazılmıştı.Eğer bir edebi roman okumak istiyorsanız bu kitabı öneririm.
Sağlıcakla Kalın😊

1 Mayıs 2017 Pazartesi

Kitap Yorumu:Aynı Yıldızın Altında-John Green



Orijinal Adı:The Fault In Our Stars
Yazarı:John Green
Sayfa Sayısı:317
Çeviren:Çiçek Eriş
Yayınevi: Pegasus 



Hazel grace ve Augusts waters öyle güzel iki karakter ki bu kitap da aynı küçük prens gibi okumayan ya da izlemeyen kalmamıştır.Ama yine de konusunu inceleyecek olursak.John Green kitabın sonunda okuyucuya kocaman bir tokat atıyor ki okuyucunun feleği şaşıyor😊Hazel grace 13 yaşından itibaren tiroid kanseriyle boğuşmaktadır ve kanser akciğerlerine de sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir.  Augustus da beyin tümörüyle savaşmış ve bir bacağını kaybetmiştir.Kanserli hastalar için oluşturulan destek grubunun bir terapi seansı esnasında Augustus ile tanışır.Bu ikili sürekli konuşurlar ve buluşurlar.Bir zaman sonra birbirlerine aşık olurlar.Hazel bir gün akciğer tedavisi için hastaneye yatırılır.Augusts ise Hazel'in hayalini  gerçekleştirmek için  en sevdiği yazar olan Peter Van Houten'in yanına Amsterdam'a giderler.Peki bu ikilinin sonu mutlu son mu mutsuz son mu?John Green neden okuyucunun feleğini şaşırtıyor?
Kitap çok eğlenceli film de bir o kadar eğlenceli.İkisi de kanserden sonra bazı sorunlar yaşasa da çok hayat dolu karakterler.Filme gelecek olursak güzeldi ama her filmde olduğu gibi kitabın bütün güzelliğini ve duygusunu veremedi bana. Şu da var, karakterlerin hayat bulması da yabana atılacak cinsten değil. Bu da  filmlerin güzel yönlerinden biri. 




~FİLMDEN KARELER~

















30 Nisan 2017 Pazar

Kitap yorumu:Küçük Prens-Antoine De Saint-Exupéry


Orijinal Adı:Le Petit Prince
Yazarı:Antoine De Saint-Exupéry
Sayfa Sayısı: 105
Çeviren:Cemal Süreya&Tomris Uyar
Yayınevi:Can Yayınları



Küçük prens her yaşa hitap eden bir  kitaptır.Kurgusu çok güzel bir kitap.İçindeki karakterler bana göre bizim hayatımızdaki insanlara ithafen çizilmiş ve yazılmıştır.Bu kitabı okumayan kalmamıştır diye düşünüyorum ama yine de konusuna değinecek olursak.Çölde kalan biri ve kendi gezegeninden ve gülünden ayrılıp bizim dünyamıza gelen küçük prens.Küçük prens bizim Dünyamızı merak etmektedir.Kitapta küçük prens kendi gezegenindeki farklı yerlere gidip farklı insanalar görür.Bizim dünyamıza gelip bir tilki,bir yılan,çölde kalan adam ve güllerle tanışır.Kitap aynı yağmurla gelen mutluluk gibi çok kısa ve bir oturuşta bitirilecek bir kitap.Eğer yapabiliyorsanız kitabın ingilizcesini de okumanızı tavsiye ederim. Kitabın filmi de yapıldı.Filmde çok farklı bir kurguya yer verilmiştir.Ama yinede bazı kitaplardan yapılan filmlerde, film kitabın kurgusuna çok aykırıdır ve hoşumuza gitmez ama bu kitabın filminde oluşturulan kurgu insanı rahatsız etmiyor. 




''İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir.Gerçeğin mayası gözle görülmez.''



〜FİLMDEN KARELER〜


















                                                                   


















































Kitap Yorumu:Yağmurla Gelen Mutluluk-Amber Lynne Johnson

Orijinal Adı:Puddle Jumping
Yazarı:Amber Lynne Johnson
Sayfa Sayısı:174
Çeviren:Filiz Şakar
Yayınevi:Yabancı Yayınevi


Yağmurla gelen mutluluk çok ince bir kitap olup bir oturuşta biten bir kitaptı.Çok akıcı bir kitap olmakla birlikte olaylar birden gelişip bitiyor.Ama yine de güzeldi.Konusuna gelecek olursak.Lilly ve Colton'ın tanışması Lilly'nin kiliseden birkaç çocuğa bakmak için para aldığı bahane sırasında tanışmıştı. Colton çocukken kurallara uyan ve resim çizmeyi çok seven bir çocuktur.Lilly onun aksine çok hareketli bir çocuktur. Colton da asperger sendromu vardır ve çocukken tek arkadaşı Lilly'dir. Fakat bir gün Lilly ve Colton bahçedeyken Lilly'nin başına bir olay gelir ve onda  sonra Lilly ve Colton'un yolları ayrılır. Bir gün Lilly ve arkadaşı bir resim sergisine gider.Fakat Lilly orada Colton'la karşılaşacağından haberi yoktur.Daha devam edersem baya spoiler yiyeceksiniz bu yüzden burada bırakıyorum.Bu kısa kitap zamanınızı geçirmenize yardım olacak bir kitaptır.



Kitap Yorumu:Senden Önce Ben-Jojo Moyes






Orijinal Adı:Me Before You
Yazarı:Jojo Moyes
Sayfa Sayısı:478
Çeviren:Ayşe Görür
Yayınevi:Pegasus Yayınevi

Bu kitap anlatılmaz yaşanır.Bazı kalın kitaplar vardır bazı sahneleri çok gereksizdir ama bu kitabın her cümlesi gerekliydi. Karakterlere geçecek olursak. Louisa Clark çok neşeli bir o kadar rengarenk bir kişiliğe sahipken,Will Traynor geçirdiği kaza yüzünden yatalak kalması sonucunda Louisa'nın tam tersi bir kişiliğe sahip somurtkan biridir.Kitabın konusu ise Will Traynor geçirdiği motosiklet kazası yüzünden yatalak kalmıştır. Louisa Clark çalıştığı kafenin kapanması sonucu işsiz kalmıştır. Will'in bakımı için(yeme,içme,onu eğlendirme,vb. aktiviteler)bir görevli aranır.Ve Louisa buraya başvurur işe alınan Louisa bir zaman sonra Will'in anne ve babasının konuşmasına şahit olur.Ve ondan sonra Will için elinden gelen her şeyi yapar.Peki Will ne kararı verecekti?Ya da Will Louisa'nın ona yaptıklarından sonra bu kararından vazgeçecek miydi?Kitabın son sayfalarında ağladığım ve sinemada da ağladığım doğrudur😊

Senden sonra ben de serinin ikinci kitabı.Ben daha okumadığım için buna yorum yazamayacağım. 


~FİLMDEN KARELER~






*Son olarak eğer hüngür hüngür ağlamak istiyorsanız kesinlikle bu kitabı okumalısınız.



Kitap Yorumu:Kurucunun Kızı- Amy Engel




Orijinal Adı:The Book Of Ivy
             Yazar:Amy Engel             
Sayfa Sayısı:267 
Çeviren:Merve Özcan
 Yayınevi:Yabancı Yayınevi

Yabancı yayınevinin çıkardığı bu kitap beni son 50-60 sayfasında göz yaşlarına boğdu.Konusuna değinecek olursam.Farklı bir distopik konuyu ele alan kurucunun kızının konusu yıllar öncesine dayanan ve etkisi hala süren  iki devlet adamının ABD'de çıkan bir nükleer savaşı sonrasında şehrin kimin yöneteceği konusunda şehir ikiye bölünmüş ve Latimmer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall'lar kaybetmiştir.Ve bunun sonucunda şehir ikiye bölünmüştür. Baş karakterimiz Ivy'lerin yaşadığı kesimde birçok sorun varken, şehrin Bishop'ların yaşadığı kesimde bu sorunlar sıklıkla olmasa da ara sırada görülür.Savaştan sonra alınan kararla Ivy'lerin yaşadığı bölgedeki kızlar ile Bishop'un yaşadığı bölgedeki erkekler ile kura sonucu evlenmesi kararlaştırılıyor.Fakat tek bir sorun var eğer 2 yıl boyunca kura da adın çıkmıyorsa artık isim silinip başkası yerine konuyor. Her yıl düzenlenen düğünlerde sıra başkanın oğlu ve kurucunun kızına gelmişti. Ivy'nin tek görevi başkanın oğlu Bishop Lattimer'ı öldürmekti.Fakat işler Ivy'nin tahmin ettiği gibi yürümedi. Bishop Lattimer hiç de düşündüğü gibi değildi.Ve işler zorlaştı.İşte bu işlerin zorlaşması ile Ivy ya ailesini dinleyip hayırlı evlat olacaktı ya da Bishop'u seçip ailesi tarafından reddedilecekti. Kitap'ın başları bana göre çok sakince ilerlese de kitabın ortalarına doğru işin içine aksiyon giriyor.

Ve ikinci kitap devrimin kızı.Devrimin kızını daha okumadım sadece 5-10 sayfasına baktım,ki ben yine bu 5-10 sayfada ağladım.Eğer aşk,intikam,savaş,bir de en önemlisi ağlamak istiyorsanız kesinlikle bu kitabı okumanızı tavsiye ederim😊






*Wendy Higgins'in de dediği gibi sonu inanılmazdı ve kimsenin tahmin edemeyeceği bir sondu.







                                              
                                                                                                                                                      
                                                        







29 Nisan 2017 Cumartesi

Kitap Yorumu:Yakut Kırmızı-Kerstin Gier


Orijinal Adı:Rubinrot-Aşk Tüm Zamanların İçinde Geçer
Yazarı:Kerstin Gier
Sayfa Sayısı:342
Çeviren:Firuzan Gürbüz
Yayınevi:Pegasus

                                
 Bu kitabın kurgusu da çok güzeldi.En azından diğer distopik kitaplardan farklı bir kurguya sahip.Almanca'dan Türkçe'ye çevrilen bir kitap olduğu için içerisinde garip kelimeler var😊Kitabın konusuna gelecek olursam Gwendolyn çok değişik bir aileye sahip.Bu aile zamanda yolculuk yapabiliyor.Şimdi buradan sonra işler karışacak elimizde 2 kuzen var bunlar asıl kızlarımız  Gwendolyn ve kuzeni Charlotte herkes zamanda yolculuk yapanın Charlotte olduğunu sanıyor ve bu ihtimalle kalmayıp,Charlotte'yi her türlü gelecekte başına gelebilecek olayla bilgilendiriliyor.Fakat bir gün bir şey olur Gwendolyn ani bir yer çekilmesi ile eski bir zamana dönüyor. Gwendolyn'in bu olayı annesine söylemesi ile her şey altüst oluyor.Herkes Gwendolyn'in annesini yalanladı.Ta ki Gwendolyn gözetme altındayken yine kaybolmasaydı.İşler karıştı ve artık Gidon De Villers'in yeni eşi Gwendolyn olmuştu.Bundan sonrasını söyleyemem.Zaten spoiler vermiş oldum.Kitap Doctor Who tarzında.Çok kafa karıştıracak bir kurgusu yok zaten serinin adından anladığımız gibi 'Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer.'Hem macera hem de aşk güzel bir kitap boş zamanınızı güzelleştirecek bir kurguya sahip.


Serinin 2 ve 3'üncü kitabını okumaya daha zamanım olmadı.Eğer yakut kırmızıyı bitirmişseniz hemen öbür serileri de okumak isteyeceksiniz.

                       ~FİLMDEN SAHNELER~




*Safir mavi filminde bulunan bu iblis ise James kadar olmasa da çok eğlenceliydi 😊

Ve tabii ki de güzeller en sona saklanır.Kitapta çok sevdiğim kişiler arasında olan bir kişide mütevazi hayaletimiz James'tı😊

*Film bana göre çok az bir şekilde kitabı yansıtmıştı,ama yine de güzeldi.Adeta kurgu içinde kurgu oluşmuştu😄                                                                


                                                          

























































































                                  





Kitap Yorumu:Kördüğüm-Calıa Read


  Orijinal Adı:Unravel
Yazarı:Calıa Read
Sayfa Sayısı:332
Çeviren:İnci Nazlı
Yayınevi:Yabancı Yayınaları


Ilk yorumum olduğu için bir hatam varsa affola.Bu kitabın öylesine muhteşem kurgusu var ki,yazar bu kitabı öylesine güzel yazmış ki eğer bir kelime bile kaçırırsanız tekrar tekrar okumak zorunda kalacaksınız.Bu tanıtımda fazla detaya girmeyeceğim,eğer girersem bu kitabı okumayıp bu yazıyı okuyanlar çok hayal kırıklığına uğrayacaktır. Naomi şu an da bir akıl hastanesindedir. Hastaneye yatmasının nedeni en yakın arkadaşı olan Lana'nın babası tarafından tecavüze uğramasını görmesidir. En azından biz hikayenin başında böyle olduğunu sanıyoruz.Ve iki erkek başrolümüz var bunlar  Max ve Lachlan'dır. Lachlan Naomi'nin en yakın arkadaşı,Max ise onun bir şirket partisinde karşılaştığı adam. Naomi'ye hiçbir  doktor çare bulamaz. Max ve Lachlan arada sırada onu ziyaret eder .Artık Naomi'in son doktoru da Lana'ya bir teşhis koyamaz.Ta ki Dr.Rutledge gelene kadar.Bundan sonrası baya spoilera girdiği için burada kesiyorum.Kitabı okuduktan sonra birkaç dakika belki benim gibi günlerce kitabı düşünebilirsiniz. Rüyalarınıza bile girebilir. Kitabı okuduktan sonra bu kitabı okuyan biri ile konuşma ihtiyacı isteyeceksiniz  çünkü sizin anlamadığınızı o, onun anlamadığını siz anlamış olabilirsiniz.Umarım bu yazı bir işinize yarar.



Bu da ikinci kitabı ama birinci kitap ile hiç alakası yoktur.Ama Calıa Read'in kalemini beğenenlere bu kitabı önerebilirim.


Son olarak kesinlikle bu kitabı okumalısınız. Özellikle gerilim severler.